"Savaş fesli" pyesi...

 

Firuz Mustafa

15 sentyabr (eylül) - Bakının işğaldan azad edilən günü. Enver Paşaya ve Nuru Paşaya Allahdan rehmet dileyirik.
"Savaş fesli" pyesimin qehremanı Enver Paşadır. Eseri Türkiye türkcesine çeviren Abdurrahman beye derin teşekkürümü bildirirem.
Gün o gün olsun ki, pyes Türkiye tiyatrosunda oynanılsın.
Dramın finalından bir parçanı türkcede size teqdim edirem.
**

Faruk bey. Kuşatıldık, Paşam. Kızılların komutanı teslim olmamızı istiyor.
Enver Paşa. Teslim olmak? (Acı-acı güler). Ha-ha-ha... Onu asla göremeyecekler.

Devletmend bey. Kanımızın son damlasına, son kurşunumuza kadar savaşacağız.

Enver Paşa. Onlar Enver Paşayı demir kafeste görmek istiyor. Amma bu, onlara kısmet olmayacak... Kurt kafeste yaşamaz... Yaşasa da o kurt değildir.

Faruk bey. Paşam, çekilmemiz lazım...

Enver Paşa. Çekileceğimiz bir yer yok... Bu yandan İbrahim bey bizi aldattı... O yandan “kızıllar” ihanet etti... Seyid Alim han da sözünde durmadı… Duyduğuma göre bu savaşa Troçki ile Orconikidze Semerkanddan komuta ediyorlar. Amma onların arzuları boşa çıkacak...

Uzaktan patlayan mermilerin cehennemi ışıkları gökyüzünde titreşir.

Faruk bey. Devletmend bey, Enver Paşa, kızıllar karargahımızı ateşe verdiler Derhal geri çekilmeliyiz.

Enver Paşa. Kışlaya çekilemeyiz. Bu alçaklar bütün evleri ateşe verir. Sivilleri katleder, öldürürler.
Devletmend bey. Kale surlarının arkasına çekilelim…

Onlar kenara çekilirler. Kızıl Komutan koşarak gelir.

K ı z ı l K o m u t a n (elini ileri doğru uzatarak bağırır). Ehey, ateş! Ateş emri verildi! Ateş diyorum size... Hiç kimseye acımak yok... Her cenahtan hücum ediyoruz. Beni takip edin!..

Enver Paşa, Devletmend bey ve Faruk bey görünürler. Sonra Enver Paşa kale duvarının arkasına çekilir. Kılınc şakırtısı işitilir. İnilti, ah-uf, feryad çığlıkları işitilir. Sürekli ateş sesleri. Bir süre sonra Enver Paşa kılıncını başı üstünde döndererek görünür ve yenidən yok olur. Onun kale duvarları arkasında birileriyle vuruştuğu hiss olunur. Enver Paşa yine görünür, onun koltuğunda Kuran var. Kızıl Komutan uzaktan görünür.

Enver Paşa. And olsun bu mukaddes Kurana ki, son nefesime kadar bu cihat meydanını terk etmeyeceğim...
Devletmend bey. Ben de...
Faruk bey. Paşam, ben de...
Kızıl Komutan. Ateş!.. Ateş açın...
Enver Paşa. Haydi, peşimden gelin... Kana-kan, ölüme-ölüm. Benim başım ya bedenimin üstünde duracak ya da bir mızrağın üstünde... Ömrüm kan ve ölüm görerek geçti. Şimdiye kadar ecel benden uzakta gezdi. Anlaşılan, kendim, kendi ecelime şahit olacağım…
Etrafı gittikçe tüstü-duman bürür. Kızıl Komutan Enver Paşaya nişan alıp,tetiğe basar. Enver Paşa sendelese de yıkılmaz, kale duvarına yaslanır.
D e v l e t m e n d b e y. Alçak!. Şimdi seni it gibi geberdeceğim...

Devletmend bey nişan alıp kızıl askere ateş açar.

Kızıl Komutan. Köpekler.. Basmacı köpek soyları... Sizin kurşunlarınız Kızıl Askerin zırhlı sinesine işlemez.
Devletmend bey. Öyleyse Al bi’ daha…
Devletmend bey ateş açar. Kızıl asker bağırarak yere düşer..

Kızıl Komutan: (sürünerek ileriye doğru can atar, sanki emekliyor). Ehey... Enver Paşa burada... Onu sağ yakalayın... Hücum... Hücuum...
Enver Paşa. Sen Enver Paşanın ölüsüne de yaklaşamazsın...
D e v l e t m e n d b e y (Kızıl Askere nişan alarak). Bu kızıl köpek ölmek istemiyor . Al geldi...

Ateş sesləri. Atışma. Enver Paşa ileriye doğru adım atar. Kurşuni kıyafetli, siyah asker siluetleri onları kuşatır, muhasaraya alır. Kızıl Asker sürüne sürüne kenara çekilir. Her taraftan ateş açılır.
Enver Paşa kılıncını havada döndererek kale duvarının arkasına geçer. Demir şakırtlıları kurşun sesleri işitilir. Az sonra Enver Paşa ağır ağır sahneye çıkar.

Kızıl Komutan. Ateş!..

Tüstü. Duman. Ses-gürültü. İnilti. Ateş sesleri.
Şimdi sahnede basmacı- savaşçı giyiminde yalnız üç adam var: Enver Paşa, Devletmend bey ve Faruk bey. Onlar her taraftan Kurşuyn yağmuruna tutulmuşlardır.Önce Enver Paşaya arka arkaya beş kurşun isabet eder..

Devletmend bey (Devletmend bey- Kızıl Askere ateş eder). Bu köpek daha gebermemiş ...
Kızıl Komutan. Makinalının bütün mermileri Enver Paşanın üzerine saçıldı. Daha bana ölüm yoktur. Ölsem bile kahraman gibi defn edileceğim. Amma ölmeden önce kızıl bayrak nişanına layık görülmeyi çok isterdim. Ve bu madalyayı üniformamın yakasına Yoldaş Troçki taksın.
Devletmend bey. Bir bu ahmağın son arzusuna bak... Yakası madalyalı ölmek istiyor.
Enver Paşa. Faruk bey...
Faruk bey. Paşam...

E n v e r Paşa kale duvarına yaslanıp bir müddet ayak üstünde “donup” kalır. Sonra her taraftan kurşuna tutulan Devletmend bey ve Faruk bey bir adım ileri yürüyüp Enver Paşaya yakınlaşırlar. Devletmend bey başını onun omzuna dayar.

F a r u k bey. Paşam... Ölme Paşam... Komutanım Devletmend bey... Ölmeyin... N’olur, ölmeyin... Ölmeyin...

Bu sırada Kızıl Asker sürünerek yeniden ayaga kalkıp silahını onlara doğru ateş eder.aynı anda Yusuf Ziya ve Osman Hoca görünür. Onlar aynı zamanda Kızıl Komutana ateş açarlar. Kızıl Komutan bağırarak yere düşer.

Y u s u f Ziya (Enver Paşa ya yakınlaşır). Enver bey... Paşam....
E n v e r P a ş a. Hocam, ben artık bu yalan dünyayı terk ediyorum...
O s m a n Hoca. Paşam, sEn yaşamalısın...
E n v e r P a ş a. Biz aldandık... Amma savaş devam ediyor. Söyle ki, bu kızıl kasırga def olup gitti...
O s m a n Hoca. Biz bu KIZIL İLLETTEN canımızı kurtara bilseydik...
D e v l e t m e n d b e y. Basmacılar toparlanıyor.

Uzaktan sloganlar işitilir: “Yaşa, yaşa, Enver Paşa!”. “Devletmend bey, Allah yardımcın olsun…
Enver Paşa. Bizim mücahitlerdir...

D e v l e t m e n d bey yavaş-yavaş diz üstü çöker.

Osman Hoca. Aman Allah... Devletmend bey!..
Faruk bey. Devletmend bey!.. Komutanım...
Yusuf Ziya. İlahi, bizim milletimizi neden bu zülme düçar ettin? Paşam...
Enver Paşa (duvara yaslanmış halde). Hocam, her başlangıcın bir sonu olur. Bu Kuranı ve bu kılıncı al. Beni sen defn edersin... Yasin suresini oku üzerime… Hocam... Bir ricam daha var. Eğer karargaha gide bilirsen, oradan benim çantamı da al... O çantada Naciye Sultana yazdığım son metkup var... O mektubu sahibine ulaştır… (Pauze). He, Sanki, Devletmend bey kurtuldu gibi... Osman Hoca, Devletmend beyle her ikimizi bir yerde defn edin... Mezarımızı derin kazın ki Düşmanlar bizim cesedimize ulaşamasınlar. Allah Şehadetimizi kabul eylesin…

Yusıf Ziya kılıncı ve Kuranı alır, öpüp başının üstüne koyar.
Enver Paşa yavaş-yavaş yere yığılır.

Paralel.az

0.01778507232666